Belediye Başkanı Osborn için bir tur daha

Yazar: Ben Urich

Belediye Başkanı Norman Osborn, belediye başkanlığı için üçüncü adaylığını duyurdu. Belediye Meclisi'nin, Başkan Osborn tarafından hazırlanan ve Belediye Başkanlığı süresindeki kısıtlamayı kaldıran yasa tasarısını onaylamasının ardından, Osborn'un daha önce hiç görülmemiş üçüncü kez başkanlık için adaylığını koymasının önü açılmış oldu.

Osborn basına şunları söyledi: “Bu şehir benim yönetimim altında oldukça gelişti. Bir kez daha seçilirsem daha büyük şeyler başarabileceğimize inanıyorum.”

Osborn’un yeni platformu şehir genelinde güvenliği geliştirmeye odaklanıyor, diğer girişimlerle birlikte bunalmış polis kuvvetlerine daha iyi “destek” sunarak “şehrin Örümcek Tehdidi gibi maskeli suç savaşçılarına bel bağlamasını sonlandırma” sözü veriyor.

Kendisi şimdiye kadar bizi hayal kırıklığına uğratmadı. Bakalım üçte keramet var mıymış?

Yılların editörü fırsatı dijitalde yakaladı

Yazar: Robbie Robertson

Daily Bugle uzun yıllar birlikte çalıştığı editörü J. Jonah Jameson ile yollarını ayırdı. Gazeteyi onlarca yıl yönettikten sonra dik başlı haberci dikkatini podcast yayınlarına çevirdi.

Jameson, kariyerini Daily Bugle’ın bugünlere gelmesine adamıştır: Böylece Daily Bugle, diğer gazetelerin yayımlamaya çekindiği haberleri yayımlayarak gerçekleri gün yüzüne çıkaran, New York'un bir numaralı gazetesi olmuştur. Zorlu gazetecilik mesleğindeki korkusuzluğu ona birçok ulusal ödül ve saygın bir yayın anlaşması kazandırmıştır.

Jameson, imzası hâline gelmiş cesur haberleri ne olursa olsun New York vatandaşına ulaştırmaya devam edeceğine yemin ediyor.

Burası Fisk'in dünyası, biz de onun içinde yaşıyoruz

Yazar: Kat Farrell

“Tekel” kelimesinin yanında Fisk İnşaat'ın CEO'su Wilson Fisk'in resmi asılı. Gökyüzünün her yerinde onun vinçleri var ve New York'un en yüksek gökdelenlerinin çoğunun iskeletini onun markası olan çelik kirişler destekliyor. Şehir esasen kendisine ait olduğu için, Fisk şimdi imparatorluğunu genişletmek için gözünü denizaşırı ülkelere dikti.

Kimileri onun bu küresel arzularından endişeli ancak kendisi orta sınıfımızı, mavi yakalıları tek başına kurtarmışken kimin umurunda? Yüzlerce işsiz New Yorklu şimdi iş sahibi, dünyanın her yerinden iş sahipleri Fisk'in ticari kulelerinin birinde kendine yer bulmak için akın ediyorlar.

Fisk o kadar başarılı ki, kendi cebine gireni bile yeni projelere aktarıyor. Bu kısım kulağa şüpheli gelse de, kendi başına emlak imparatoru olmuş birinin vergi gelirlerini kullanmak yerine kendi kendini finanse etmesi daha iyi tabii.

İsterse şirketini okyanusların ve dünyaların ötesine kadar genişletebilir. New York semalarını süsleyen bu kadar çok bina imparatorun kontrolünde olunca da burası Fisk’in dünyası oluyor. Biz de sadece içinde yaşıyoruz, daha doğrusu, kiracıyız.

Zenginleri soyanlara dair bir ipucu yok

Yazar: Betty Brant

New York’un seçkin kesimini hedefleyen bir dizi soygun polisin kafasını karıştırdı. Hangi akılsız, New York’un zengin ve güçlü insanlarını hedefler? Belli ki bu kişi, normalde sanat müzelerinin ve elmas ithalatçılarının kullandığı gelişmiş ev güvenlik sistemlerini iyi biliyor.

Yetkililer, hanelere tecavüz edenin tek bir hırsız mı yoksa bir suç çetesi mi olduğunu doğrulayacak bir ipucuna sahip değil. İçeriden gelen bilgilere göre suçlu her olay mahallinde bir “kartvizit” bırakıyor, bu da polisin şehrimizin seçkinlerini soyan bu kişinin sıradan bir suçlu olmadığına dair şüphelerini doğruluyor.

Şehrin en zengin aileleri adalet istiyorlar ve bu davayı çözmeleri için polise olanca güçleriyle baskı yapıyorlar. Bazıları, polis suçluyu yakalayamadığı takdirde kurbanların, milyonlarca dolar çalmış bu hırsızın kim olduğunu bulup onu tutuklamaları için dış güçlere başvuracağını ileri sürüyor.